Ana Sayfa
Ziyaretçi defteri
üyelik
İlahiler
Dini videolar
Dini resimler
Dini Konular
KURANI KERİM
Hz. Muhammed (S.A.V)
Sahabeler
Risâle-i Nur
ALLAH dostları
Nasihat
Tasavvuf
=> Bir İnşirah Ayetı kadar...
=> Tasavvuf, yâr olup....
Dua köşesi
Ebedi metinler
serbest kürsü
Çalınan Gönüller
Nerden Bilecekler' ki
Sokaklara değil cennete
COLA'nın Öz Maddesi
 

Tasavvuf

Büyüklerin hayatındaki, Hak yolunda infâk ve hizmet fazîletine dâir ideal davranışlar, bizler için güzel bir nümûnedir. Bir müslüman ne kadar zengin olursa olsun, maddî imkânlarının hakkını ve bedelini ancak mânevî dirâyetini artırdığı ve kalbî hayatını seviyelendirdiği nisbette verebilir. Mâneviyatta terakkî ettikçe zühd ve takvâ ölçülerine riâyet ve zenginliğe rağmen kâmil bir tevâzû sâhibi olabilmek, Ubeydullâh Ahrar Hazretleri'nin kıssasındaki kadar ideal bir noktaya varır.
   Hizmette ulaşılması güç mertebelerden biri de Hak dostu Mâruf-i Kerhî Hazretleri'nin şu kıssasında müşâhede edilmektedir:
   Yaşlı ve muzdarip bir hasta, Mâruf-i Kerhî Hazretleri'ne misafir olmuştu. Adamcağız bîçareydi; saçı dökülmüş, yüzünün rengi uçmuştu; canı, vücûdunu bir çengel gibi pârelemekteydi. Mâruf-i Kerhî Hazretleri, bir yatak serdi ve hastanın istirahatini temin etti.
   Hasta, ızdırabının şiddetiyle inim inim inliyor, feryâd ü figân ediyordu. Gece sabaha kadar kendisi bir nefes uyumadığı gibi feryadlarıyla hâne halkından da hiç kimseyi uyutmadı. Üstelik gittikçe huysuzlaştı ve ev halkına sitemler yağdırıp onları rahatsız etmeye başladı. Nihâyet onun bu sert tabiatı ve kötü davranışına tahammül edemeyen evdekiler, birer-ikişer başka yerlere kaçtılar. Evde, hasta ile Mâruf-i Kerhî'den başka kimse kalmadı.
   Mâruf-i Kerhî, geceleri de uyumuyor; bu huysuz hastanın ihtiyaçlarını görmek, ona hizmet edebilmek için çırpınıp duruyordu. Ancak birgün uykusuzluğu had safhaya ulaşınca gayr-i ihtiyârî uykuya daldı. Onun uyuduğunu gören gâfil hasta da, kendisine şefkat ve merhametle kucak açan bu sâlih zâta teşekkür edeceği yerde sitem ediyor ve kendi kendine:
   "- Bu nasıl derviş böyle!.. Zaten bu gibilerin zâhirde adları-sanları var; hakîkatte ise riyâcıdırlar. Her işleri hevâdır. Bunların dışları temiz ama, içleri kirlidir. Başkalarına takvâyı emrederler, kendileri yapmazlar. Bu yüzden şu adam da benim hâlimi düşünmeden uyuyor. Kendi karnını doyurup uykuya dalmış kimse, sabaha kadar gözlerini yummayan biçâre hastanın hâlinden ne bilir!.." diye söyleniyordu.
   Mâruf-i Kerhî ise, işittiği bu acı sözlere karşı da sabır ve kerem gösterdi. Duymazdan geldi. Lâkin sabrı taşan hanımı daha fazla dayanamadı ve Mâruf-i Kerhî'ye sessizce şunları söyledi:
   "- Şu huysuzun neler söylediğini duydunuz. Artık onu bu evde barındıramayız. Bize daha fazla ağırlık vermesine ve size cefâ etmesine müsâade etmeyelim. Söyleyin buradan gitsin de başka yerde başının çâresine baksın. İyilik, kıymet bilene yapılır. Nankörlere iyilik yapmak, kötülüktür. Onları daha da azdırır. Alçak kimsenin başı altına yastık koyulmaz. Böyle zâlim kimselerin başları taş üstünde gerektir."
   Hanımının bu sözlerini sükûnetle dinleyen Mâruf-i Kerhî, mütebessim bir şekilde şöyle buyurdu:
   "- Ey hanım! Onun söylediği sözler seni niye incitir ki?.. Bağırmış ise bana bağırmış; terbiyesizlik yapmış ise bana yapmıştır. Onun nâhoş görünen sözleri, bana hep hoş gelir. Görüyorsunuz ki, o dâimî bir ızdırap içindedir. Baksana; zavallı bir nefes bile uyuyamıyor!.. Hem bilesin ki asıl hüner, asıl şefkat ve merhamet, böyle kimselerin cefâsına katlanabilmektir..."
Bu kıssayı nakleden Şeyh Sâdî de, şu nasîhatlerde bulunur:
   "Hizmetteki fazîlet, kendini güçlü-kuvvetli ve sıhhatte gördüğün zaman, şükrâne olmak üzere zayıfların yükünü çekmektir."
   "Muhabbetle dolan kalb, affedici olur. Eğer sen, yalnız kuru bir sûretten ibâret olursan, öldüğün zaman cismin gibi isminle de ölürsün. Eğer kerem sâhibi ve ehl-i hizmet olursan, ömrün, cesedinden sonra da fedâkârlığın ve gönüllere girdiğin kadarıyla devam eder. Görmez misin ki, Kerh'de birçok türbe var. Fakat Mâruf-i Kerhî'nin türbesinden daha mâruf ve ziyâretçisi bol olanı yoktur."
   Ehlullâh ne güzel söylemiş:
   "Tasavvuf, yâr olup bâr olmamaktır." Yâni herkesin yükünü çekmek ve buna rağmen kimseye yük olmamaktır.


 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol